Kainatın sırrının içine girildi. 12 resim yayınlandı

Posted by

Sedat Kaya yine bomba bir yazıyı kaleme aldı. İşte evrenin ortak şifresi adlı yazıda Kaya, canlı ve cansız varlıklardaki şifrelere ve sembollere değindi.

Kaya dikkat çeken yazısında “Tüm kadim kültürlerde, aynı sembol. Bu gezegenimizdeki en baskın işaret. Bir sarmaldı. Başka bir değişle bir spiral.” İfadelerini kullandı.

İŞTE KAYA’NIN YAZISI:

Evrenin ortak dili bir şekil olabilir mi?

Canlı cansız her şey de aynı şeklin olması bir şifre mi?

Tarih boyu arkeologlar nereye kazma vurdularsa, aynı sembolü gördüler..

Amerika’da, Asya’da, Avusturalya’da, Afrika’da, Avrupa’da, yerkürenin dört bir yanında.

Peru’da İnkalar’da, Utah’da Shoshoneler’de, Mezopotamya’da Sümerler’de, Cezayir’de Araplar’da, İrlanda’da Keltler’de, Avusturalya’da Aborjinler’de..

Tüm kadim kültürlerde, aynı sembol.

Bu gezegenimizdeki en baskın işaret.

Bir sarmaldı.

Başka bir değişle bir spiral.

Dağda, taşta, tapınakta.

Acaba bu sarmal neyin sembolüydü?

Bize ne anlatıyordu?

İnsanoğlu evreni tanımaya başlayınca bu sarmalı yaşamın her alanında gördü.

Havada, karada ve suda.

Örümcek ağlarında.

Salyangozlarda.

Deniz mercanlarında..

Kartal, şahin gibi avcı kuşların avına yaklaşırken uçuş yönteminde.

Fosillerde.

Ayçiçeğinin gövdesinde.

Papatyada.

Deniz atının kuyruğunda.

Fillerin hortumunda.

Ahtapotun kolunda.

Çam kozalaklarında.

Deniz kestanelerinde.

Kar tanelerinde.

Sarmaşıklarda.

Solucanlarda.

Parmak izinde.

Hemen hemen her yerde, her canlıda aynı sembol var.

Sarmal.

Sadece havada, kara, suda değil, uzayda da.

İnsaoğlu uzaya uydu gönderip, oralardan fotoğraf aldıkça daha da şaşırdı.

Kasırgalar, fırtınalar, tornadolar hep sarmal şeklini alıyordu.

Amerika 1990’da uzaya Hubble teleskopunu gönderdi.

Görevi derin uzayın görüntülerini çekmekti.

Hubble’dan fotoğraflar geldikçe bilim adamları hayrete düştü.

Galaksiler de sarmal şeklindeydi.

İçinde bulunduğumuz samanyolu gibi tüm galeksiler birer spiral.

Tüm evren sürekli büyüyen bir sarmal.

Tıpkı semahta hızlanan mevlevi dervişler gibi.

1937 yılında İngiliz fizikçi ve moleküler biyolog William Thomas Astbury DNA’nın ilk fotoğrafı çekti.

Gördüğü inanılmazdı.

DNA da sarmaldı.

Kosmos Yunanca kainat demekti.

Evren yani.

DNA mikrokosmos.

Galaksiler makrokosmos.

Evrende en küçüğünden en büyüğüne hep aynı işaret var.

Sarmal.

İnsan düşünmeden edemiyor.

Kusursuz bir şekilde düzenlenmiş ve belli kurallara uyan koskoca bir evrenin içindeyiz.

Uzayın derinliğine bakan her astronom, hücreleri inceleyen her biolog, antik medeniyetlere kazma vuran her arkeolog, hayvanları araştıran her zoolog, bitkilerin dilini çözmeye çalışan her botanikçi, kosmosun ortak dili olan bu sarmalı görüyor..

Ama anlamını çözemiyor..

Bugün en fazla yüzde 10’u çalışan beyinlerimiz yıldızları, galaksileri hareket ettiren gücü, enerjiyi kavrayamıyor.

Deniz atından matematik bilmesini bekleyemeyiz.

Ya da örümcekten.

Brokoli logaritma bilmez.

Ay çiçeği grafikten anlamaz..

Öyleyse hepsindeki bu sarmal nedir?

Bu sarmal evrendeki enerjinin ortak simgesi midir acaba?

Ya da bu enerji kosmosun ta kendisi midir?

Ne dersiniz?

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir