HTŞ’nin Halep İşgali ve Ortaya Çıkan Sonuçlar
HTŞ’nin diğer terör örgütleriyle işgal ettiği Halep’in ardında yatan gerçekler ve ortaya çıkan sonuçlar, Türkiye’nin bu durumda ne pozisyonda olduğu merak konusu. Farklı görüşler arasında yanıtlar aranıyor.
İktidar yanlısı medya, HTŞ üzerinden Halep’in işgalini kutlama taraftarı. Diğer bir görüş ise HTŞ’ye karşı çıkarken Ankara’nın durumdan nasıl faydalanabileceğini savunuyor. Üçüncü bir bakış açısı ise işgalin bölge ülkeleri başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik artan tehlikeleri beraberinde getirdiğini öne sürüyor. Bu farklı görüşleri sizin için derledik.
‘HTŞ’YE KARŞI, İŞGALE EVET’
Birinci görüşe göre, Türkiye Halep’e düzenlenen saldırının içinde olmadığını iddia ediyor. Ancak Ankara’nın işgali engellemek için bilinçli bir şekilde bir şey yapmadığı savunuluyor. Siyasetçiler, Esad’ın normalleşme çağrılarına yanıt vermemesi durumunda baskı yapılması gerektiğini belirtiyor. Halep işgali, aynı zamanda Türkiye’nin PKK-YPG varlığını sonlandırma ve güvenli bölgeyi genişletme fırsatı olarak görülüyor. Bu fikirleri savunan isimlerden Diriliş Postası yazarı Doç. Dr. Enes Bayraklı, bugünkü köşe yazısında şunları dile getirdi:
RUSYA VE İRAN ETKİSİ
· Rusya’nın Halep’e müdahale etmemesinin sebebi, Ukrayna cephesini zayıflatmamak. Moskova’nın Halep’i ikinci plana attığı düşünülüyor. Diğer yandan, İran’ın Lübnan’da Hizbullah’a karşı aldığı ağır darbeler nedeniyle Halep’e yeterli destek vermediği ifade ediliyor.
· Bayraklı, Türkiye için olası sonuçlardan birini şöyle öne sürdü: “Operasyonun başarısına göre, Türkiye Tel Rıfat ve Münbiç konularında yeni adımlar atabilir. Zor oyunu bozar. Esed, bu şekilde Afrin’e giderken Halep, Menbiç ve Tel Rıfat’tan feragat etmek zorunda kalabilir.
İSRAİL’İN BÜYÜK PLANLARI
İkinci görüş, HTŞ’nin ABD ve İsrail’in direktifleriyle bu girişimde bulunduğunu savunuyor. İsrail, Hizbullah ile ateşkesin ardından odak noktasını İran’a çevirdi. MOSSAD’ın HTŞ ile ilişkisi ve ABD-İsrail ikilisinin bölgesel planları göz önünde bulundurulduğunda, Suriye’nin mezhepler üzerinden bölünmüş bir halde olduğu ve Kuzeydeki PKK-YPG’ye destek verilmesinin hedeflendiği belirtiliyor. Bu plan, Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ı bölmeyi amaçlıyor. İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı’nın Kürtleri müttefik ilan etmesi, bu stratejiyi destekler nitelikte görülüyor.
ANKARA’YI ZOR DURUMA DÜŞÜRMEK
Bu bağlamda, İsrail’in Türkiye’yi sıkıştırmak istemesi ve Astana görüşmelerinde kırmızı çizgi olarak belirlediği İdlib politikasını zayıflatmaya çalışması da dikkat çekiyor. Suriye ve Rusya’nın İdlib’e yönelik büyük bir operasyon yapması durumunda milyonlarca insanın Türkiye sınırına doğru göç etmesine sebep olabileceğinden, Ankara’nın PKK’ya karşı operasyonlarını ertelemesi gerekebilir.
‘SURİYE’Yİ BÖLMEK: HTŞ’Yİ DESTEKLEMEK’
Üçüncü görüş ise Akit, Yenişafak, Türkiye gibi medya organlarının desteklediği mezhepçi yaklaşım. Bu gruba göre, Suriye’nin Kürt, Sünni ve Nusayri bölgelere ayrılarak parçalanması ve Beşar Esad’ın devrilmesi önemli. Bu nedenle, HTŞ’nin Halep’e girmesini kutlayan ve destekleyen bazı yayınlar yapıldı.
Suriye’nin kaderinde rol oynamak isteyen bu kesim, ABD ve İsrail’in bölgedeki planlarından daha fazla etkilenmek istiyor. Kimin hangi çıkarları doğrultusunda hareket ettiği, bugün HTŞ’yle yarın başka bir örgütle hareket etme zorunluluğunu ortaya koyuyor.